13 Şubat 2015 Cuma

İLETİŞİM


İLETİŞİM SAYFAMIZ AKTİF OLMUŞTUR. GÖRÜŞ VE İSTEKLERİNİZİ PAYLAŞMANIZ KENDİMİZİ GELİŞTİRMEMİZE YARDIMCI OLUR.

ANKET ( 3 SEÇENEKLİ TEK SORU )


-SİZCE AŞAĞIDAKİ PADİŞAHLARDAN HANGİSİNİN SALTANATI  DEVAM ETSEYDİ OSMANLI DEVLETİNİN DURUMU DAHA İYİ OLURDU?

(3 PADİŞAHINDA ORTAK YANI TAHTAN ZORLA İNDİRİLMELERİ)

A) II. (GENÇ) OSMAN

B) III. SELİM

C) II. ABDÜLHAMİD


NOT : ARKADAŞLAR ANKETİ BU ŞEKİLDE YAPMAMIN SEBEBİ VERECEĞİNİZ CEVAPLARIN NEDENLERİNİ MERAK ETMEMDİR. EĞER MÜMKÜNSE CEVABINIZI NEDENİYLE YORUM OLARAK YAZARSANIZ BİLGİ PAYLAŞIMI OLUR. BİLMEYENLEREDE YARDIMCI OLMUŞ OLURSUNUZ.

12 Şubat 2015 Perşembe

BURSA ULU CAMİ










FOTOĞRAFLAR KENDİ ÇEKİMİMDİR. GİTMEYENLERE BİR NEBZE ANLATABİLDİYSEM MUTLULUK DUYARIM.

11 Şubat 2015 Çarşamba

KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN DÖNEMİ DİĞER OLAYLAR

-HİNT DENİZ SEFERLERİ (1538-1553)
-MALTA SEFERİ (1565)
-RODOS ADASI'NIN FETHİ (1522)
-CEZAYİR'İN OSMANLI TOPRALARINA KATILMASI (1533)
-TRABLUSGARP'IN OSMANLI TOPRAKLARINA KATILMASI (1551)
-CERBE SAVAŞI (1559)
-ZİGETVAR SEFERİ VE KANUNİ'NİN ÖLÜMÜ (1566)

NOT : İSTEYENLER İÇİN MAİL YOLUYLA BU OLAYLAR DETAYLI OLARAK GÖNDERİLİR.

10 Şubat 2015 Salı

PREVEZE DENİZ SAVAŞI (1538)


Barbaros Hayrettin Paşa'nın kaptanıderya olmasından sonra İtalya kıyılarına baskınlar düzenleyerek Venediklilere ait kaleleri fethetmesi ve Akdeniz hakimiyetine yönelmesi, Avrupa devletlerini harekete geçirdi. Roma-Germen imparatoru Şarlken'in öncülüğünde İspanya, papalık, Venedik ve Portekizliler arasında yapılan ittifak antlaşması sonunda Andrea Doria komutasında büyük bir Haçlı donanması hazırlandı. Bu donanma ile yapılan savaşı Osmanlılar kazandı.
Haçlı Donanması hakikaten mükemmeldi. 308 adet harp gemisi olmak üzere 600 gemi, bu gemilerde kürekçilerden başka 60.000 asker vardı. Bu gemilerin 20 kadarı da 2000 asker taşıyan ve ''karaka'' denen gemilerdi. Bunun karşısında Barbaros'un donanmasında 122 adet küçük gemi ve 20.000 asker vardı.
Barbaros, yerinde bir tedbir düşünerek Preveze denen kale yakınındaki bazı yerlerde pusu kurdu. Uzun menzilli Türk topları gemileri dövmeye başladı. Düşman gemileri tahrip edilmeye başlandı. Andrea Doria durumun vehametini anlamıştı. Barbaros Haçlı donanmasını merkezden yarma harekatına girişti. Turgut Reis ise çevirme harekatı ile düşman filosunu kapanan bir hilalin ortasına aldılar. Daha fazla dayanamayacağını anlayan Andrea Doria bir kadırga ile kaçmaya başladı.
(Peçevi İbrahim Efendi, Peçevi Tarihi, C 1, s.158)

Barbaros Hayrettin Paşa, üstün denizcilik bilgisi ve tecrübesinin yanında emsalsiz bir taktisyen olduğunu, 27 Eylül 1538 tarihinde Preveze Deniz Savaşı'nda göstermiştir. Taktik baskının yarattığı sürpriz etkisi Andrea Doria komutasındaki Haçlı donanmasını şaşkına çevirmiş, Haçlı donanması panik içerisinde dağılarak büyük kayıplarla geri çekilmek zorunda kalmıştır.

9 Şubat 2015 Pazartesi

OSMANLI-İRAN İLİŞKİLERİ


-I. Selim, Çaldıran Savaşı'nı  kazanmasına rağmen, Safevi Devleti'ni ortadan kaldıramamıştır.
-Safevi Devleti'nin Doğu Anadolu'ya göz dikmesi ve faaliyerlerini yoğunlaştırması nedeniyle Kanuni, İran üzerine aralıklarla seferler düzenlemiştir.
IRAKEYN SEFERİ (1534)
-Irak-ı Acem (Tebriz çevresi) ve Irak-ı Arap (Bağdat,Basra) toprakları alındığından iki Irak anlamında Irakeyn Seferi denilmiştir.
-Bu seferlerle Tebriz ve Bağdat alınmıştır. Irak'ın alınmasıyla Basra Körfezi'ne ulaşılmıştır.
1548 VE 1553 İRAN SEFERLERİ
Safevi Şahı Tahmasb'ın Tebriz, Nahcıvan, Van ve Erzincan kalelerini alması üzerine İran Seferi'ne çıkan Kanuni, buraları Safevilerden geri almıştır. İki seferde de Kanuni, karşısında savaşacak İran ordusu bulamamıştır. Bu seferler sonucunda Erivan, Karabağ ve Nahcıvan alınmıştır.
AMASYA ANTLAŞMASI (1555)
Savaşlardan bir sonuç alamayacağını anlayan Safeviler, Osmanlı Devleti'nden barış istemiş Kanuni de Avusturya üzerine sefere çıkmayı düşündüğünden antlaşma yapılmıştır.
İran; Tebriz, Irak ve Doğu Anadolu'nun Osmanlı toprağı olduğunu kabul etmiştir.
Bu antlaşma Osmanlı Devleti ile İran arasında yapılan ilk resmi antlaşmadır.
Osmanlı Devleti Basra Körfezi'ne kadar ulaşmış, Hint Okyanusu ile bağlantı sağlanmıştır.
Bağdat Osmanlı Devleti'nin eline geçmiştir.

(Fem Dergisi Yayınları)

7 Şubat 2015 Cumartesi

OSMANLI-AVUSTURYA İLİŞKİLERİ


I. VİYANA KUŞATMASI (1529)
-Osmanlı Devleti'nin Macaristan'ı himayesine almasına razı olmayan Alman İmparatoru Şarlken ve Avusturya Arşidükü Ferdinand yeni bir Macar Kralı seçerek Macaristan'ı iki krallığa ayırmışlardır.
-Ferdinand Macaristan'a girerek Budin'i işgal etmiştir. Bunun üzerine Kanuni de Avusturya üzerine sefere çıkmıştır.
-Osmanlı ordusu Budin'i geri almış, kaçan Ferdinand'ı izleyerek başkent Viyana'yı kuşatmıştır.
-Avusturya ordusu, Osmanlı ordusunun gücünden çekindiği için Osmanlı Devleti'nin karşısına çıkamamış, şartların zorlaşması üzerine Viyana'nın kuşatması kaldırılmıştır.
-Viyana'nın alınamamasında kuşatma hazırlığının tam olarak yapılmaması ve kış mevsiminin yaklaşması etkili olmuştur.
ALMANYA SEFERİ (1532)
-Avusturya Arşidükü Ferdinand, vergi karşılığında kendisinin Macar Kralı olarak atanmasını istemiş, bu teklifi Osmanlı Devleti tarafından kabul edilmeyince Budin'i tekrar almıştır.
-Yeniden sefere çıkan Kanuni Avusturya ordusunu takip ederek Almanya'nın içlerine kadar girmiş, ancak Ferdinand ve Şarlken, Kanuni'nin karşısına çıkamamıştır.
-Şarlken bu sırada Osmanlı Devleti'ne karşı Akdeniz'de bazi faaliyetlerde bulunmak istemişse de başarılı olamamıştır.
-Osmanlı akıncıları Avrupa'ya pek çok akınlar düzenlemişler, çaresiz kalan Ferdinand barış istemiş ve 1533 İstanbul Antlaşması imzalanmıştır.
İSTANBUL ANTLAŞMASI (1533)
-Avusturya Arşidükü protokol bakımından Osmanlı sadrazamına denk sayılacak ve yazışmalarda sadrazama biraderim diyecektir.
-Ferdinand, Jan Zapolya'nın Macar Krallığı'nı tanıyacaktır.
-Avusturya her yıl Osmanlı Devleti'ne elinde bulundurduğu Macar toprakları için 30.000 düka altın vergi ödeyecektir.
-Barış süresi Avusturya'nın isteğine bırakılacaktır.
ANTLAŞMANIN ÖNEMİ ;
-Kanuni, İran üzerine bir sefer yapmayı düşündüğünden bu antlaşmayı yapmıştır.
-Osmanlı Devleti'nin Avusturya ile yaptığı ilk resmi antlaşmadır.
-Avusturya Osmanlı Devleti'nin üstünlüğünü hem protokol bakımından hem de vergi ödeyerek kabul etmiştir.
-Avusturya karşısındaki bu üstünlük 1606 Zitvatorok Antlaşması'na kadar devam etmiştir.
BUDİN BEYLERBEYLİĞİ'NİN OLUŞTURULMASI (1541)
Macar Kralı Yanoş ölümü üzerine, Avusturya Arşidükü Ferdinand Budin'i almıştır. Bunun üzerine sefere çıkan Kanuni, Budin Beylerbeyliğini oluşturarak Macaristan'ı Osmanlı topraklarına katmıştır. Macar Kralı ise Erdel Beyi olarak tayin edilmiştir. (Erdel Beyliği Osmanlı Devleti'ne bağlıdır.)

(Fem dergisi yayınları)

6 Şubat 2015 Cuma

OSMANLI-MACAR İLİŞKİLERİ


Roma-Germen İmparatorluğu'na ve Avusturya'ya akrabalık bağlarıyla bağlı olan Macaristan, Balkan topraklarını tehdit ediyordu. Macaristan kralı II. Layoş, Şarlken'e güvenerek Osmanlı Devleti'ne karşı geliyor ve Balkan devletlerini Osmanlı'ya karşı kışkırtıyordu.
BELGRAD'IN FETHİ (1521)
Kanuni'nin iki devlet arasındaki sorunları görüşmek için Macaristan'a gönderdiği elçinin öldürülmesi üzerine, Belgrad şehri nehirden ve karadan kuşatılarak fethedildi (1521). Avrupa'yı Balkanlara bağlayan Belgrad şehri Orta Avrupa'da yapılacak fetihler için üs haline getirildi.
MOHAÇ MEYDAN SAVAŞI (1526)
Macaristan'ın Belgrad'ı geri almak istemesi ve Osmanlı topraklarına saldırması Osmanlı-Macar ilişkilerinin yeniden bozulmasına neden oldu. Fransa kralı Fransuva'nın Roma-Germen İmparatoruna yenilerek esir düşmesi üzerine Macaristan üzerine sefer düzenleme kararı alındı. Kanuni Sultan Süleyman, Tuna Nehri'nin kuzeyinde kalan ülkeleri de fethetmek amacıyla harekete geçti.
Savaş iki saat kadar sürdü. Yüz bini aşkın Macar ordusu tamamen imha edildi. Macaristan'ın başkenti Budin fethedildi. Jan Zapolya (Yanoş) Macar tahtına getirildi ve Macaristan Osmanlılara bağlandı. Osmanlıların Orta Avrupa Egemenliği güçlenirken Osmanlı-Avusturya mücadelesi başlamış oldu.

5 Şubat 2015 Perşembe

KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN YAZIŞMALARI


FRANSA KRALI FRANSUVA'YA GÖNDERDİĞİ MEKTUP:
''Ben ki sultanlar sultanı, hakanlar hakanı, hükümdarlara taç veren, Allah'ın yeryüzündeki gölgesi, Akdeniz'in, Karadeniz'in, Rumeli'nin, Anadolu'nun, Azerbaycan'ın, Şam'ın, Halep'in, Mısır'ın, Mekke'nin, Medine'nin, Kudüs'ün, bütün Arap diyarının, Yemen'in, nice memleketlerin sultanı ve padişahı Sultan Bayezit Han oğlu Sultan Selim Han oğlu Sultan Süleyman Han'ım. Sen ki Fransa vilayetinin kralı Fransuva'sın.
hükümdarların sığındığı kapıma elçinizle mektup gönderip, ülkenizi düşman istila edip, şu anda hapiste olduğunuzu bildirip kurtuluşunuz konusunda bizden yardım talep ediyorsunuz.
Söylediğiniz her şey dünyayı idare eden tahtımızın ayaklarına arz olunmuştur. Her şeyden haberdar oldum. Yenilmek ve hapsolunmak hayret edilecek bir şey değildir. Gönlünüzü hoş tutup üzülmeyesiniz. Böyle bir durumda atalarımız düşmanları mağlup etmek ve ülkeler fethetmek için seferden geri kalmamışlardır. Biz de atalarımızın yolundayız ve daima memleketler ve alınmaz kaleler fetheylemekteyiz. Gece gündüz daima atımız eyerlenmiş ve kılıcımız belimizde kuşatılmıştır. Yüce Allah hayırlara bağışlasın. Allah'ın istediği ne ise olur. bundan başka haberleri gönderdiniz elçiden öğrenirsiniz. Böyle biliniz.''
Zuhuri DANIŞMAN, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi,c 6,s.50'den sadeleştirilmiştir.

KANUNİ'NİN FERDİNAND'A GÖNDERDİĞİ MEKTUP:
Bu zamana kadar erlik davası edersin. Meydana çık da savaşalım dersin. Şimdiye kadar kaç defa topraklarına gelip istediğimi yapıyorum. Fakat ne senden ne de yandaşlarından ne bir haber ne bir iz var. Size hükümdarlık haramdır. Askerlerinden utanmaz mısın? Eğer cesaretin varsa çık meydana seninle kozlarımızı paylaşalım. Eğer bu kez de savaş meydanına çıkmazsan yiğitlik namını ağzına almayasın.
Peçevi İbrahim Efendi,Peçevi Tarihi,s.126

4 Şubat 2015 Çarşamba

KAPİTÜLASYONLAR

OSMANLI-FRANSIZ İLİŞKİLERİ VE KAPİTÜLASYONLAR

Osmanlı-Fransız ilişkileri, Fransa Kralı I. Fransuva'nın Alman İmparatoru V. Şarlken'e tutsak düşmesi ve yardım isteği ile başladı. Osmanlıların, batıda genişledikleri ve güçlü oldukları dönemde, Avrupa'nın en güçlü devleti, Alman İmparatorluğu idi. Kanuni'nin padişah olduğu dönemde, Alman İmparatorluğunun başında V. Şarlken bulunuyordu. V. Şarlken, akrabalık yoluyla, hemen hemen Avrupa'nın yarısına sahip olmuştu.
1516'da Alman imparatorluk tacı için mücadele ettiği Fransa Kralı I. Fransuva ile arası açıktı. I. Fransuva, Fransa'nın her yandan V. Şarlken'in topraklarıyla çevrili olmasından dolayı, bu çemberi kırabilmek için yaptığı Pavia Savaşı'nda yenildi ve V. Şarlken'e esir düştü (1525). Önce annesi, daha sonra da I. Fransuva, Kanuni'ye mektup yazarak yardım istediler. Kanuni, yardım sözü verdi ve sözünü tutmak için 1526'da Macaristan seferine çıktı. Bu seferin sonucu Mohaç Zaferi oldu.
Kanuni, I. Fransuva'yı esaretten kurtardı. Böylece, Osmanlı-Fransız ilişkileri de başlamış oldu. Kanuni, İstanbul'a dönüşünde Fransa Kralı'nın kendisinden istediği ekonomik, ticari ve hukuki ayrıcalıkları kabul ederek, Fransa ile bir antlaşma imzaladı (1535). Fransa tarihinde ''Kapitülasyon'', Osmanlı tarihinde ''Uhud-u atik'' ya da ''İmtiyazat-ı Mahsusa'' olarak geçen bu antlaşmanın (1535) başlıca maddeleri şunlardır:
-Fransız ticaret gemileri, Osmanlı denizlerinde serbestçe dolaşabilecek ve istedikleri limanlara girebilecekler...
-Fransız tüccarlardan, diğer milletlerin tüccarlarına göre, daha az gümrük vergisi alınacak...
-Osmanlı Devleti'nde Fransız tüccarlar arasındaki ticari ve hukuki davalara gönderilecek bir Fransız yargıcı bakacak...
-Fransız tüccarlar ile Türkler arasındaki davalara, divanda kazasker bakacak, ancak Fransızca bilen bir de tercüman bulundurulacak...
-Osmanlı ülkesine yerleşmiş Fransızlar din ve mezheplerinde serbest olacak...
-Osmanlı vatandaşları da Fransa topraklarında ve denizlerinde aynı haklardan yararlanacak...
-Antlaşma, iki taraf hükümdarları sağ kaldıkça geçerli olacak.
Kanuni'nin, Fransa ile antlaşması ve bazı ayrıcalıklar tanıması, Osmanlı Devleti'nin gücüne güvenmesindendi. Ayrıca bu sayede Fransa'yı kendi yanına çekecek, sonuç olarak Hristiyan birliği parçalanacaktı. Antlaşma, Kanuni döneminde hem Fransa, hem de Osmanlı Devleti açısından yararlı oldu. Bu antlaşma ile Osmanlı donanması, Batı Akdeniz'de, Fransız limanlarından yararlanmaya başladı.
(Bahadıroğlu,2013)

3 Şubat 2015 Salı

HAYIRDA YARIŞAN KADIN : HÜRREM SULTAN


Kanuni Sultan Süleyman'ın sevgili eşi Hürrem Sultan, genelde tarihçilerimiz tarafından lanetlenmek ile birlikte müthiş bir hayır eseri tutkunudur. Buna rağmen lanetlenmesinin sebebi, ''Elinin hamuruyla'' erkek işine karışması, oğlunu (II. Selim) hayatta tutmanın tek yolu olan padişahlığa oğlunu getirmeye çalışmasıdır. Çünkü Osmanlı töresine göre Selim ya padişah olacak, ya da ölüm şerbetini içecektir. Bunun başka çaresi yoktur... Hürrem Sultan bunu dikkate alarak, oğlunun öldürülmemesi için çabalamıştır. Oğlunu hayatta tutmaya çalıştığı için hangi anne suçlanabilir ? Ama Hürrem insafsızca suçlanmış, Kanuni' yi etkilediği için ''kötü kadın'' ilan edilmiştir. Oysa her kadın kocasını etkilemeye çalışır. Kuşkusuz o da etkilemeye çalışmıştır. Bunun için onu suçlamak yerine anlamaya çalışmak lazımdır.
eğer ortada bir suç, ya da günah varsa, bunun sorumlusu Hürrem Sultan'dan ziyade, hüküm mevkinde olan Kanuni' dir. Sanırım tarihleri erkek kalemler yazdığı için Kanuni' yi beraat ettirmekte, Hürrem Sultan'ı ise ipe çekmektedirler. Oysa Hürrem Sultan uhrevi endişeler taşıyan bir annedir. Aynı zamanda bir hayır eseri tutkunudur. Mimar Sinan'a cami, medrese, şifahane, hamam, kervansaray ve su tesislerini de içeren Haseki  Külliyesi'ni o yaptırmıştır. Ayasofya'nın karşısındaki Çifte Hamam da bir Hürrem Sultan hayrıdır. Manisa ve Haseki Darüşşifaları ise onun adına kurulmuştur.
Hürrem Sultan'ın hayır eserlerinden bazıları;
Hürrem Haseki Sultan İstanbul Haseki'de bir cami ile şadırvan, yanında imaret, medrese, darüşşifa, çeşme, sebil ve mektep... Ayasofya'da bir hamam... Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere ile Kudüs'te birer imaret... Birçok şehirde, medrese, cami, imaret, kervansaray, çeşme, su yolları ve köprüler yaptırmıştır... Ayrıca, Mekke ve Medine'de dağıtılmak üzere her sene 3000 altın gönderirdi. Hayır eserleri yaptırırken parasız kaldığı ve sefalet çektiği, seferde olan Kanuni'ye yazdığı mektuplardan anlaşılmaktadır.
(Bahadıroğlu,2013,s;90-91)

Not:Arkadaşlar bende bir tarihseverim. Netice olarak tarihçi değilim. Tarihçilerin yazmış olduklarını yazmakla beraber benimde katılmadığım noktalar oluyor. En basit örnekten Hürrem Sultan konusunda ben yazara pek katılmıyorum ama aksini ispat edemedikçe doğru kabul etmek zorundayız. 

1 Şubat 2015 Pazar

HÜRREM SULTAN VE ŞEHZADE MUSTAFA OLAYI


Tarihçinin görevi teşhis ve tespittir. Yargılamayı tarih yapar. Herhangi bir kişi hakkındaki en yanılmaz hükmü ise sadece Allah verir. Bu bakımdan padişahların, sadrazamların, vezirlerin ve hepimizin hesap vermesi kaçınılmazdır. Günah işleyen padişah bile olsa bunun sonuçlarına katlanacaktır. Bu girizgahtan sonra, diyeceğim şu ki, Şehzade Mustafa'nın katlinde gerçi Hürrem Sultan'la Sadrazam Damat Rüstem Paşa'nın parmağı var, ama Şehzade'nin bazı yanlış davranışlarının da bunda payı yok mu ?
Şehzade öyle şeyler yapmış ki, babası, tahtı üvey kardeşlerinden kapmak içim, Şehzade Mustafa'nın bir isyan hazırlığında olduğuna, hatta bunun için İran Şahı Tahmasb'la gizli ittifak kurduğuna inanmış, yahut buna inandırılmıştı. Sonuçta bu inancını dönemin Şeyhülislamı Ebussuud Efendi'ye aktardı ve ondan ''idam'' fetvası istedi. Şehzade Mustafa bu fetva ile idam edildi. Yani Şehzade Mustafa'nın idamı için gereken yüksek mahkeme kararı (Şeyhülislam fetvası) vardır. Öte yandan, tarihi tüm ayrıntısıyla bilmek, bizim durumumuzdaki ülke tarihçisi açısından, elbette mümkün değildir. Çünkü zaten tarihin belgelerin tamamı henüz tasnif edilememiştir. Demektir ki, yeni bir kaç belge tarih bilgimizi kökünden sarsabilir. Bu bakımdan tarihin kişilikler hakkında hüküm vermede, özellikle de onları suçlamada acele etmemek gerekir. Bir nokta daha : Tarihçi, tarihin (ve tarihi şahsiyetlerin) ne avukatı, ne yargıcı, ne de celladıdır.